4 Ağustos 2010 Çarşamba

Ay Işığı

ay ışığının karanlığına gömüldü sevgiler

ve güneşle birlikte maskelere büründük

ne zaman ki gün doğdu ve giydik kıyafetlerimizle birlikte takındığımız maskeleri

sevgiler de aşklar da o zaman yitirdi benliklerini

günün, güneşin ve her zaman başımızdan aşkın olan onlarca işlerin arasında unuttuk sevmeyi, sevilmeyi, sevişmeyi

ve aksine alıştık maske ile gezmeye, yalanlara, çıkarcı oyunlara

Ben günü güneşi sevemedim be hiç abi.
Güneş fazla kamaştırır gözlerimizi ışıltısıyla.
Güneş doğar ve biz onun ışığında daha da parlamak için kıyafetler giyinir süslenir püsleniriz. Takarız maskelerimizi doğan her günle.
Her yeni doğan güne biraz daha yalan dolu bir maske.
Aldanırız bazen maskesiyle dolaşan diğer insanlara;
Çoğu zaman da kendimize.
Duygularımızı saklamaya çalışırız belki de incinmemek için daha fazla.
Oysa bilemeyiz en çok incinen yine biz oluruz maskelerin ardına sakladığımız duygularımız yüzünden.

Ben karanlıkta aşık olurum be abi.
Ay ışığını beklerim sevmek için.
Karanlıktır benim içimi ısıtan;
Saf duygularımı ortaya çıkaran.
Ne zaman ki çıkartırım üstümdeki kıyafetleri
O zaman hissederim asıl benliğimi.
Gömleğimin açılan her düğmesinde biraz daha uzaklaşırım güneşin ışıklarıyla gözlerimizi kamaştıran sahte dünyadan.
Ne zaman ki çıkartıp atarım gömleğimi o zaman görürüm yüreğimi ve gerçekliğimi.
Çırılçıplak bedenim ve parlayan sadece bir ay ışığı.

Ay ışığı kamaştırmaz gözlerimizi.
Sadece görebilecek kadar ışık verir bizlere.
Üstümüze sahte ve çıkarcı insanların kokusu sinmiş kıyafetlerimizi de attık mı bir köşeye
Kalırız sadece kendimizle.
Hele bir de maskelerden arınmış bir de sevgili olursa yanımızda…
Değmeyin bizim keyfimize.

Anladın mı be abi ben neden seviyorum geceleri ve ay ışığını.
Söyle be abi sen de ister miydin bu durumda günün tekrar doğmasını.

1 yorum: